10 Mart 2011 Perşembe

Merhaba, ben de özlemişim.

Merhaba sevgilim,
Ben de seni özledim. Doğum gününü unutmuşsundur belki. Hatırlatayım dedim. Evimizden taşındım. Fotoğraflarımızı ağlayarak bıraktım - Ceren zorladı.- Yeni taşınan sevgili çekirdek aile, bir kutu dolusu fotoğrafı atmak istemediğimi, yalnızca unuttuğumu sanmış olmalılar ki telefon numaramı bulmuşlar Sami abiden fotoğraflarla dolu anı kutumuzu vermek için. Gidip almamak için çok direndim ama tramvaya koşarak bindim. Her zaman gittiğimiz yerde buluştuk. Hani kahvaltılarımızı ettiğimiz, akşam yemeklerimizi yediğimiz, arkadaşlarımızı götürdüğümüz yer. Merdivenleri koşarak çıkamadım. Korkuluklara tutundum. Bir zamanlar sarhoş inmeye çalıştığımız kahkahalar dolu merdivenlere oturdum. Çantamdan telefonumu çıkarmaya çalıştım, Ceren'i arıyıcaktım. - onun tabiki haberi yoktu.- Yaptığımın beni nasıl yaralıyacağını söyliyecek sesine kendimi hazırladım. Şarjım bitmişti. Zaten bu çoğunlukla olurdu. Şaşırmadım, sevindim. Ayağa kalktım, kapıdan içeriye girdim. Onların olduğunu hemen tahmin ettim. O ev onların olmalıydı. Bir zamanlar birlikte uyandığımız ev. Merhaba dedim, çok sevimli bir çiftti. Orda olsan seni kızdan kıskanmam muhtemeldi, çok güzel bir yüzü vardı. Benim mutlu yüzümün olduğu gibi. Karton kutuyu merak edip açtıklarını söylediler özür dileyerek. Fotoğraflarımızı çok beğenmişler. Seninle de tanışmak istediler. Ayrıldığımızı söyledim. O evden o yüzden ayrıldığımı. Sen gittiğinden beri ilk defa yabancı insanlara bu kadar kolay adapte oldum. Sen gittiğinden beri bazı şeyler benim için çok zor da. Onları yeni evime davet ettim. Etrafımda mutlu insanlar görmekten kaçınırdım. Bunu yendim. Fotoğraflarımızı büyük gardırobun üst rafına kaldırdım. Ama oraya bile sığdıramadım anılarla dolu büyük kutuyu. Küçücük kalbimde nasıl saklıyorum ona şaşırdım. Bir de çok şaşkınım sen gittiğinden beri. Gerçi bu yeni değil. Hala beni terk etmiş olmanın şaşkınlığını atamadım.
Neyse sevgilim, mutlu yıllar dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder